Bu hafta SKAL International Ankara Kulübü üyelerinin düzenlediği gezi için Nallıhan’a konuk olduk.
Skal Ankara Kulübü başkanımız Çiçek Mayda’nın Genel Müdürlüğünü yaptığı Class Hotel önünde sabah erkenden otel müdürlerimizle buluştuk. Otobüsümüze yerleştiğimizde hazırlık mükemmeldi. Yola çıktıktan bir süre sonra sandviçler, kekler yapılmış ve ikramlar başlamıştı bile…
Yolumuz 1,5 saatlik bir yol, Nallıhan’a ilk kez gidiyoruz. Sayın Valimiz Alaaddin Yüksel bey her toplantıda mutlaka Nallıhan’ın görülmesi gereken yerlerden biri olduğunu söylemişti. Ve bu geziyi ayrıca turizm başkanlarımızla gerçekleştirmek ayrı bir güzellik oldu.
Nallıhan’a geldiğimizde bizi rehberimiz Kadriye hanım karşıladı. Ve kahvaltı yapacağımız göl kenarına Çayırhan’a götürdü. Çayırhan ipek yolu üzerinde, hidroelektrik santralı’nın olduğu yerde Sarıyar barajı yapıldıktan sonra sular altında kalmış.
1594-1595 yılları arasında han, hamam ve caminin yapıldığı beldelerden.. Gölbaşına geldiğimizde açık büfe hazırlanmış, güzel mi güzel kahvaltımızı yaptık. Hava muhteşem, Nallıhan oldukça sessiz sakin ama yemyeşil bitki örtüsüyle, tabiatıyla çok güzel bir yer.
Kahvaltımızdan sonra tekne ile göl gezisine çıktık. Rehberimiz Kadriye hanım Nallıhan’a gönül vermiş orada yaşayan bir Nallıhanlı… Anlatıyor bize oradaki yaşamı. Barajın tekne ile gezilmesi 7,5 saat sürüyormuş ama biz sadece 1 saat gezebildik. Barajı gezerken jeolojik yapı ile suya yansımaları görüyoruz. Nallıhan, kuş cenneti, oyaları, ve tarihi ile oldukça modern küçük ve şirin bir ilçemiz.
Sarıyar Barajındaki gezimizden sonra Gülşehri Juliopolis Nekropol Alanına geldik. Burası Roma döneminden kalma kaya mezarlarının olduğu yer. Sit alanı olarak ilan edilmiş.
2009 yılında başlayan arkeoloji kazı çalışmaları ile mezarlar gün yüzüne çıkartılmış. Bu alan baraj gölü altında kalmış Sarılar köyünde olan antik Juliopolis kentinin roma döneminde ait mezarlık alanı olduğu ispat edilmiş.
Burada her bölgenin kendi tercümanı, bölgenin tarihini anlatıyor.
Juliopolis’ten donra Kuş Cennetine doğru hareket ettik. Buradaki manzarada görülmeye değerdi. Rengarenk jeolojik oluşumlar ve kuşların gözlenmesi gelenleri büyülüyor. Kuş cenneti 179 kuş türünün barındığı sulak alan bakımından çok önemli bir bölge.
Milyarlarca yıl önce iç deniz olan kuş cenneti bölgesinde suyun çekilmesi ile doğal erozyona maruz kalması sonucu renk cümbüşü oluşmuş.
Daha sonra Emrem Sultan köyünde Tapduk Emre Türbesine gittik. Kadriye hanım bize Tapduk Emre’nin hayatını kısaca anlattı. “Tapduk Emre Yunus Emre’nin seyhi. Yunus Sivrihisar’ın kuzey tarafındaki Sarıköy’de yaşamaktadır. Anadolu da ki kıtlık yaşanan bir yılda Yunus, buğday istemek için ambarları dolu olan Haci Bektaş’a gider. Giderken boş gitmemek için dağdan bir çuval alıç toplayıp götürürler. Hacı Bektaş gelenin arı gönüllü biri olduğunu anlayınca “dilersen buğday yerine nefes vereyim “ der. Yunus nefesi bilmediğinden ille de buğday diye tutturur. Buğdayı alıp oradan ayrılır. Biraz gittikten sonra nefesi niye almadım diye pişmanlık duyar ve geri döner. Ama iş işten geçmiştir. Hacı bektaş “ biz o nefesi Emre’y everdik, gitsin ondan alsın” der. Bunun üzerine Tapduk Emre’nin kapısına gelen Yunus’a Tapduk “Hizmet et nasibini al” der. Kabul eden Yunus yıllarca şeyhine odun taşır. Yunus’un getirdiği odunlar içinde hiç eğri ve yaş odun olmaması Tapduk’un gözünden kaçmaz. Bir gün sorar; Acaba ormanda hiç eğri odun yok mu? diye. Yunus Var olmaya var da senin dergahından içeri odunun bile eğrisi giremez efendim” der. Yunus’un hocası için yazdığı dörtlükler türbenin girişinde yazıyor.
Bizler de dualarımızı ederek ziyaretimizi yaptık.
Daha sonra Akdere Köyüne hareket ettik. Burada yemek yiyeceğiz. Köye giderken yollarda İç Anadolu’nun kırsal kesiminden Karadeniz’in yeşiline doğru geldiğinizi bir anda fark ediyorsunuz. Alabildiğine yeşillikler içersinde yemek yiyeceğimiz mekana ulaşıyoruz. Bu mekan daha önce okulmuş. Köy okulları kapatılıp taşımalı eğitime geçildiği için bina atıl olarak duruyormuş.
Daha sonra bu bina Nallıhan Belediyesi ve Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği işbirliği ile onarılıp, hizmete açılmış. Köylüler tarafından yöresel yemeklerin yapıldığı harika bir mekanda yörenin meşhur yaprak sarması, kapama pilavları, baklavaları ile muhteşem sofralar hazırlanmış keyifle öğlen yemeğimiz yedik.
Yemeğin ardından bahçede Nallhan’ın o güzel manzarasına karşı çaylarımızı içip sohbetlerimizi yaptık. Tezgahlarda taze dalından toplanmış kirazlarımızı aldık. Ve uyuz şelalesine doğru yola koyulduk.
Uyuz şelalesi Sarıçalı dağında ve çok ilginç bir özelliği var. Her yıl 21 Mart’ta akmaya başlıyor ve Ağustos ayında kesiliyor. Bu bölgedeki çobanlar, kaşınan hayvanların bu suyla iyileştiklerini fark etmişler. Bu nedenle adına “uyuzsuyu şelalesi” demişler. Köyden şelaleye 6 kilometrelik bir orman yoluyla ulaşmak mümkün.
Şelaleden sonra çevreyi gezmek amacıyla Nallhan’a doğru yol açıktık. Karacasu köyüne geldiğimizde bizi Belediye başkanımız Adnan Okur bey karşıladı.
Limak Ambassador otel Genel Müdürümüz Savaş Çolakoğlu ve Skal Ankara Kulübü başkanımız Çiçek Mayda hanım, belediye başkanımız Adnan Okur bey ile Nallıhan turizmi hakkında sohbet ettiler.
Başkan Okur; Türkiye’nin sayılı yüksek şelalesi olan Uyuzsuyu Şelalesinin orman işletmesine devir olduğunu ve onlar tarafından işletildiğini söyledi. “Buraya gelen turistleri zirveye çıkartırken derenin aktığı yoldan götürüyoruz. Buraya 5 km mesafede,suların içinden geçiyorsunuz hazırlıklı olmalısınız belli noktalarda suyun oyduğu kayaların arasından geçiliyor. Suyun sıcaklığı 30 derece gelen misafirler mayo ile gelmişse suyun içerinde yıkanıp çıkıyorlar. Trekkinge gelenler için çok uygun, bir sürü parkurlar var. İsteyen araçlarla isteyen yürüyerek gidebiliyor. Burada narenciye, pamuk yetişen köylerimiz var. Yılın 365 günü sebze üretimi yapılıyor. Dağlarımızda 630 çeşit bitki türü bulundu. Uludağ’ın ki 520 civarında. Rakım 1740 çok parlak havalarda Uludağ’ın zirvesinin göründüğünü söylerler. Çok yoğun olmamakla birlikte uzak doğudan Japonlar geliyor. Son bir yıla yakın KKTC den geliyorlar”
Çolakoğlu; “Başkanım Nallıhan da sanırım hiç seyahat acentası yok.İnsanlar deniz kum güneş den artık farklı bir şeyler istiyor. Bu bölgeyi pazarlayacak bir acenta kurulup buranın pazarlaması yapılabilir. Turizm güvene dayanır, güven olgunuzu ön plana çıkartabilirsek insanlar rahatlıkla gelebilir. 17 km lik trekking parkuru çok ciddi bir olay, 3 gecelik konaklama paketi yapılabilir”
Başkan Okur; “Konaklamada biraz sıkıntımız var. Şu andaki konaklama yerimiz 30 yataklı. Burada otel tarzı değil de kamping olarak yapılabilir. Çadırlar kurulabilir. Sadece çadır hizmeti ile 3 gün süreli uluslar arası bir organizasyonu buraya çekebiliriz. Ciddi bir konaklama sistemi ortaya çıkartabilirsek örneğin 45 kişi geldiğinde turizm şartları sağlayacak konaklamayı çıkarmak gerekir. Dağ bisikleti düşünüyoruz: Uluhan’a için ileriye dönük düşüncelerimiz var. Biliyorsunuz turizm sabır işi bir anda olmuyor. İlk 1500 kişi ile başladık. 2012 yılı itibari ile 64 - 66 bin kişi ziyaretçi oldu. 2005 yılında aldık ve çok kısa zamanda gerçekleştirdik. Broşürlerimizde Nallıhan ile ilgili her şey var. Bütün fiyatlar için bir kural koyduk. Tüm lokantalardan yemek fiyatlarını alıyoruz ve aynı fiyatları yazıyoruz araya fark koymuyoruz. 201 0 yılından beri burada düzenlediğimiz festivalimiz var bu sene 4. sünü düzenleyeceğiz. Festivalden önce esnafımızla toplantı yapıyoruz. Herkes parasının hesabını bilir, neyin nerde kaç kuruş olduğunu bilir, sakın insanları kazıklamaya kalkmayın. Bugün suyu 50 kuruş satıyorsanız, o günde aynı paraya satacaksınız. Festival yemek listelerimiz kapılarımızın önlerine tabelalarda asılır. Neyi? kaç paraya veriyorsanız gelen insanımız onu görmeli. Bu önerileri kesinlikle dikkate aldılar ve bugün o günkü fiyatlarla arada hiç fark yoktur.”
Çolakoğlu; “Gelen turiste güven sağlayabilmek çok zor. Ben buraya geldiğim zaman buradaki yörenin nesi meşhursa onu yemek isterim. Çok farklı bir şeyler olmasına gerek yok. Bugün öğlen arkadaşlarımızla yediğimiz yemekte bütün arkadaşlarımız keyifle yemeklerini yediler vakit geçirdiler. Biz bunu bekliyorduk.”
Başkan; “Ticari amaçla restoranlar bunu yapamadığı için bizler böyle ortamlarda bunu sağlıyoruz. Özellikle gelen tüm turları biz buralara getiriyoruz . Bizim için tanıtımlar önemli yazılan tanıtımlar, resimler önemli, görenler fotoğraflar paylaşıldığında böyle yerler de varmış diyebiliyor.”
Nallıhan belediye başkanımız turizmcileri burada görmekten çok mutlu olduğunu belirtti ve hepsine ayrı ayrı ayrı teşekkür etti.
Başkanımızın yanından ayrılıp gezimin son durağı olan Ayhan Sümer Kültür Merkezi ve Nallıhan gezimizi gerçekleştirdik . Eski Halkevi Binası şimdiki Belediye Binasında İpek İğne Oyaları Teşhir Evini ve Kocahan-Nasuhpaşa Camii lerini de gezdikten sonra, güzel bir gün geçirmenin keyfi ile Ankara’ya doğru yola koyulduk.
Ankara valimiz sayın Alaaddin Yüksel bey'in dilinden düşürmediği, hoşça vakit geçirdiğimiz, Nallıhan’da kendi kentimizde turist olmanın keyfini yaşadık. Nallıhan Ankara’ya 160 km, Bolu’ya 100 km, Eskişehir’e 120 km ve İstanbul’a 300 km uzaklıkta.
SKAL INTERNATIONAL ANKARA KULÜBÜ’ne böyle bir gezi düzenledikleri için sonsuz teşekkürler…
Sevgiyle kalın...
Derya DUYSAK