İTÜ’ye kaydolduğum gündür 21 Eylül. Ankara’dan kaos ve anarşi sehr_i Stanbul'a taşınma, 17 yaş titrekliği, Henüz 40’ı çıkmamış Baba kaybı, aileden, çocukluk arkadaşlarından ayrılma, alışık olduğum düzenin kesilmesi, ilk kez yüze çarpan parasızlık ve bir dolu sebeplerle "iç karartıcı" bir ortamda doğum günü.
Kayıt günü tanış olup günü geçirdiğim arkadaşlara da söyleyememiştim doğum günüm olduğunu, süregelen arkadaşlığımızda da. Bulunduğum ortamın, okulumun siyasi görüşüne de aykırı idi bu tür kutlamalar, o günlerde ki psikolojime de.
Üniversite sonrası yurtdışı maceramda da kimselere doğum günümü ilan edemedim. Ancak (var ise) sevgililerimle mütevazı kutlamalar yaptım. Sık sık ülke değiştirdiğimden öyle kalıcı ilişkiler içine de giremedim açıkçası. 1992'de Türkiye'ye dönene kadar doğum günlerimi yalnız geçirdim diyebilirim. Sonra evlenmelerle birlikte çoluk çocuk bir iki silik kutlama. Hepsi bu.
Doğum günlerim bana daima hüzün verdi. Bana ölümü, yalnızlığı, anarşiyi, yaşayamadığım gençliğimi, parasızlığı, hatta açlığı hatırlatır. Kaçarım kutlamalardan.
Yakınlarım bilir; Her 21 Eylül'de gökyüzünü görebileceğim bir restoranda tek başıma yemek yerim. Hele, beni hiç terk etmeyen, yalnızlığımı, dertlerimi, anılarımı, sevincimi paylaşan “kutup yıldızı”mı da bulursam, onunla saatlerce geçmiş senelerin muhasebesini yapar, geleceği kurgular, kendi masalımı tekrar tekrar yazarım.
Bir varmııış bir yokmuş... Evvel zaman içinde kavrulmuş lümpen bir çocuk varmış... diye başlar ve gider hikayem.
Zaman içinde kariyer sahibi de oldum, çocuk da. Karnım da doydu, kaos da bitti. Ama yine de bu akşam boğazda bir restoranda tüm sırlarımı bilen “kadim arkadaşım” kutup yıldızı ile karşılıklı rakı-balık yapacağım. Filmi baştan oynatarak tabi. Eminim kimi zaman tek başına kahkahalar atacak, kimi zaman gözyaşlarımı tutamayacak ve bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlayacağım. İyi ve kötü günlerimde, yani her ikisinde de yanımda olan dostlarımın adını anarak her biri için tek tek kadeh kaldıracağım.
Serefinize dostlar. Sizleri seviyorum. İyi ki varsınız.
Cem Polatoğlu